0 530 929 85 85
·
info@soyerhukuk.com
·
Pzt- Cuma 08:30-18:00

KONKORDATODA KESİN MÜHLETİN KALDIRILMASI

(İİK. M. 291-292)

GİRİŞ

Konkordato, borçluların mahkeme denetiminde alacaklılar ile anlaşarak, borçlarını belirli oranda veya vadede yahut hem belirli bir oranda hem de belirli bir vadede ödemesine imkan tanıyan hukuki bir kurum olarak karşımıza çıkar. Borçlunun kendisinin veya alacaklıların talebi ve ardından talebin mahkemece kabul edilmesi ile hukuki süreç başlar. Konkordato mühlet talebi kabul edilir ve borçluya mühlet verilirse (geçici ve kesin mühlet) bu mühlet süreleri içinde mahkemece bir konkordato komiseri atanır ve komiser süreci idame ettirir.

Çalışmamda konkordato talebi kabul edilerek mahkemece verilen kesin mühlet kararının kaldırılması konusunu ele almaya çalışacağım.

  1. KONKORDATODA KESİN MÜHLET

Konkordato, mali durumu kötüye giden bir borçluya, mali durumunu iyileştirme ve borçlarını gerek indirimli olarak gerekse belirli bir vadede ödeyebilme imkanı sunan hukuki kurumdur.

Konkordato talebinden başlayarak konkordatonun tasdikine kadar geçen zaman diliminde borçlunun hali hazırda mevcut mal varlığının korunması amacı ile düzenlenmiştir. İcra İflas Kanunu m. 289’da düzenlenen mühletin verilmesi için tek koşul “konkordatonun başarıya ulaşma ihtimalinin bulunması” dır. Konkordatonun başarıya ulaşması ifadesi ile anlatılmak istenen borçlunun mali durumunun iyileşmesi ihtimali olması ve konkordato teklifindeki tasdik şartlarının yerine gelip gelemeyeceğidir. [1] Konkordato talebini asliye ticaret mahkemeleri inceler. Geçici mühlet süresi içindeki durum, varsa alacaklıların itirazı, konkordato komiserinin raporu gibi hususlar incelenir ve geçici mühlet veren mahkemece borçluya kesin mühlet verilip verilmeyeceği karar bağlanır. Mahkemece geçici mühlet sürecinde, konkordatonun başarılı olacağının emarelerine rastlanırsa kesin mühlet kararı verilir.

Ayrıca eklemek gerekir ki İİK 287/5 maddesinde, kesin mühlete ilişkin 291 ve 292. maddelerin geçici mühlet bakımından da kıyasen uygulanacağı öngörülmüştür.Geçici mühlet süresi içinde de borçlunun mali durumunda bir iyileşme meydana gelirse kesin mühlet verilmesine ve konkordatonun tasdikine gerek kalmaz ve geçici mühlet mahkemece kaldırılır.[2]

Kesin mühlet bir yıllık süre ile verilir ve borçlunun durumu, alacaklıların sayısı, ticari faaliyetin büyüklüğü gibi durumlar göz önüne alınarak 1 yıllık süre içinde konkordatonun tasdikinin mümkün olmadığı anlaşılırsa borçlunun veya konkordato komiserinin talebi ile kesin mühlet 6 ay süre ile uzatılabilir. İİK. m.289/1 gereğince mahkemece yeni bir komiserin görevlendirilmesine gerek olmayan durumlarda geçici komiser, kesin mühlet sürecinde de görevine devam eder.İcra İflas Kanunu m.293/1 hükmü gereğince kesin mühlet talebinin kabulüne ilişkin kararlar kesin olup kanun yoluna kapalıdır.

  1. KONKORDATODA KESİN MÜHLETİN KALDIRILMASI (İİK. M. 291-292)

İcra ve İflas Kanunu iki halde kesin mühletin kaldırılabileceğini hükme bağlamıştır. Bu hallerin ilki Kanun’un 291. m.’nde düzenlenen “borçlunun malî durumunun düzelmesi nedeniyle kesin mühletin kaldırılması”dır. İkinci hal ise İİK. m. 292’de düzenlenen “kesin mühlet içinde konkordato talebinin reddi ile iflâsın açılması” sebebine dayalı olarak kesin mühletin kaldırılmasıdır.

Aşağıda detaylandırarak kesin mühletin kaldırılmasını konusunu ele almaya çalışacağım.

2.1. KONKORDATO MÜHLETİ İÇİNDE BORÇLUNUN MALİ DURUMUNUN DÜZELMESİ (İİK. M. 291)

Kesin mühletin kaldırılması hallerinden ilki olan borçlunun mali durumunun düzelmesi, İİK.m. 291’de düzenlenmiştir.

Madde 291- Konkordato talebi ile amaçlanan iyileşmenin, kesin mühletin sona ermesinden önce gerçekleştiğinin komiserin yazılı raporuyla mahkemeye bildirilmesi üzerine mahkemece resen, kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine karar verilir. Bu karar, 288 inci madde uyarınca ilân edilir ve ilgili yerlere bildirilir. Mahkeme, bu madde kapsamında kesin mühletin kaldırılmasına karar vermeden önce borçlu ve varsa konkordato talep eden alacaklı ve alacaklılar kurulunu duruşmaya davet eder; diğer alacaklıları ise gerekli görürse davet eder.”

Maddenin lafzından açıkça anlaşıldığı üzere kesin mühletin kaldırılması için

  • Borçlunun mali durumunun kesin mühlet süresinin sona ermesinden önce iyileşmesi,
  • Borçlunun mali durumundaki iyileşmenin konkordato komiserinin yazılı raporu ile kesin mühlet kararını veren asliye ticaret mahkemesine bildirilmesi

gerekmektedir. Komiserin yapacağı bildirim ile mahkeme re’sen mühletin kaldırılmasına karar vermelidir. Söz konusu düzenleme amir hüküm içermektedir.

Mahkeme mühletin kaldırılmasına karar vermeden önce gerek görürse borçlunun kendisini veya konkordato talebinde alacaklı varsa alacaklı/alacaklıları karar duruşmasına davet edebilir.

Mühletin kaldırıldığına ilişkin karar İcra İflas Kanunu’nun “Geçici Mühletin Sonuçları, İlan ve Bildirimi” başlıklı 288. maddesi uyarınca ilan edilir ver lüzumu olan yerlere bildirim yapılır.

Doktrinde bir görüş[3] İİK. m. 291 hükmü ile mali durumu iyileşen borçlunun alacaklıların zararına olacak şekilde kesin mühletin sağladığı korumadan yararlanmaya devam etmesinin ve kesin mühleti takiben ilave süre talep etmesinin önüne geçilmeye çalışıldığını ifade etmektedir.

Alacaklıların menfaatini koruma adına getirilen bu düzenleme kanaatimce de isabetlidir.

  2.2. KESİN MÜHLET İÇİNDE KONKORDATO TALEBİNİN REDDİ İLE İFLÂSIN AÇILMASI YOLU İLE KESİN MÜHLETİN KALDIRILMASI (İİK. M. 292)

Madde 292– İflâsa tabi borçlu bakımından, kesin mühletin verilmesinden sonra aşağıdaki durumların gerçekleşmesi hâlinde komiserin yazılı raporu üzerine mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine ve borçlunun iflâsına resen karar verir:

a) Borçlunun malvarlığının korunması için iflâsın açılması gerekiyorsa.

b) Konkordatonun başarıya ulaşamayacağı anlaşılıyorsa.

c) Borçlu, 297 nci maddeye aykırı davranır veya komiserin talimatlarına uymazsa ya da borçlunun alacaklıları zarara uğratma amacıyla hareket ettiği anlaşılıyorsa.

d) Borca batık olduğu anlaşılan bir sermaye şirketi veya kooperatif, konkordato talebinden feragat ederse.

İflâsa tabi olmayan borçlu bakımından ise birinci fıkranın (b) ve (c) bentlerindeki hâllerin kesin mühletin verilmesinden sonra gerçekleşmesi durumunda, komiserin yazılı raporu üzerine mahkeme kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine resen karar verir. Mahkeme, bu madde uyarınca karar vermeden önce borçlu ve varsa konkordato talep eden alacaklı ve alacaklılar kurulunu duruşmaya davet eder; diğer alacaklıları ise gerekli görürse davet eder.

İİK. m. 292 kesin mühletin kaldırılacağı halleri hükme bağlarken iflasa tabi olan ve iflasa tabi olmayan borçlular bakımından ikili bir ayrım yapmıştır. Çalışmamda kanunun sistematiğindeki bu ayrımı gözeterek değerlendirmelerde bulunacağım.

A. İFLASA TABİ BORÇLULAR BAKIMINDAN KESİN MÜHLETİN KALDIRILMASI

Kanun koyucu iflasa tabi borçlular için mühletin kaldırılması bakımından dört hal öngörmüştür. Bu halleri aşağıda incelemeye çalışacağım.

  1. BORÇLUNUN MALVARLIĞININ KORUNMASI İÇİN İFLASIN AÇILMASININ GEREKLİ OLMASI HALİNDE MÜHLETİN KALDIRILMASI (İİK M. 292/1-A)

Konkordato, borçluyu iflastan kurtarıp mali durumunun iyileştirmesi için tanınmış kanuni bir imkandır. Bu sebeple borçlunun konkordato mühleti sona erdiğinde alacaklıların, iflas tasfiyesine nazaran daha fazla alacak elde edecek durumda olması gerekmektedir. Aksi halde konkordato, alacaklıları zaman bakımından oyalayan, alacaklıların zararına olmaktan öteye gitmeyecektir. Bu sebeple kanun koyucu hem alacaklıların hem de borçlunun menfaatlerini gözeterek konkordato komiserinin yazılı raporu doğrultusunda kesin mühlet kararını kaldırarak borçlunun iflasına karar re’sen karar verir.

Buna ilişkin olarak İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26.10.2018 tarihli, 2018/888 E. ve 2018/815 sayılı kararı:

“…İİK.nun 292. maddesi uyarınca borçlunun malvarlığının korunması için de iflasına karar verilmesi gerektiği anlaşıldığından, konkordato projesi başarıya ulaşamayacak olan borca batık durumdaki davacı şirketin iflasına karar verilmesi gerektiği…”

şeklindedir. [4]                                                                                          

  1. KONKORDATONUN BAŞARIYA ULAŞMAYACAĞININ ANLAŞILMASI HALİNDE MÜHLETİN KALDIRILMASI (İİK.M.292/1-B)

Borçlunun mali durumunda herhangi bir iyileşme olmaması veya iyileşmenin olması gerekenin çok altında olması, konkordato teklifindeki tasdik şartlarının yerine gelmeyeceğinin anlaşılması üzerine konkordato komiserinin yazılı raporu doğrultusunda mahkeme, kesin mühlet süresinin sona ermesini beklemeksizin kesin mühleti kaldırarak borçlunun iflasına karar verir.

Bu hükümle alacaklıların menfaati korunmuş, daha fazla alacaklarını elde edemeyerek mağdur olmalarının önüne geçilmeye çalışılmıştır.

Buna ilişkin olarak İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02.11.2018 tarihli 2018/583 E. ve 2018/1067 sayılı kararı:

“…Davacı şirketlerin hal-i hazırda borca batık olduğu, geçici mühlet içerisinde zararında artış olduğu, davacının her iki şirketin tek ortağı olup, her iki şirketin borcuna kefillik durumunun olduğu, davacıların geçici mühletten bu yana meydana gelen gelişmeler de dikkate alınmak sureti ile mâli durumunu iyileştirme ve önceden doğmuş ve gelecekte doğacak borçlarını ödeyebilecek duruma geleceğine dair gerçekçi ihtimalin bulunmadığı, ön projenin dilek ve temenniler üzerine kurulduğu, iyileşme ümidinin ve konkordatonun tasdiki ihtimalinin olmadığı kanaatine varılmakla davacıların konkordato talebinin reddine, İİK 292/1-b bendi uyarınca iflâsa tâbi davacı şirketlerin iflâsına karar verilmesi gerektiği…”şeklindedir. [5]

Önemle ifade etmek gerekir ki doktrinde[6] İcra İflas Kanunu’nda iflasa ilişkin olarak yer alan hükümlerin, kanunun amacı dikkate alınarak yorumladığında (ratio legis) iflas sebeplerinden birinin olmamasına rağmen salt konkordatonun başarıya ulaşmaması söz konusu ise iflasa karar verilmemesi gerektiği belirtilmektedir.

  1. BORÇLUNUN İİK.M.297’DEKİ YASAKLARA RİAYET ETMEMESİ, KOMİSERİN TALİMATLARINA UYMAMASI VEYA ALACAKLILARIN ZARARINA HAREKET ETMESİ HALLERİNDE KESİN MÜHLETİN KALDIRILMASI (İİK.M. 292/1-C)

İİK. m. 292/1-c hükmü üç ihtimalden birinin varlığı halinde kesin mühletin kaldırılacağını ve borçlunun iflasına karar verileceğini düzenlemiştir.

İİK. m. 297’deki yasaklara riayet edilmemesi ve komiserin talimatlarına uyulmaması: “Kesin mühletin borçlu bakımından sonuçları” başlıklı hükümde borçluların mahkeme iznini almaksızın yapacağı işlemleri düzenlemektedir.

MADDE 297: …Borçlu, mahkemenin izni dışında mühlet kararından itibaren rehin tesis edemez, kefil olamaz, taşınmaz ve işletmenin devamlı tesisatını kısmen dahi olsa devredemez, takyit edemez ve ivazsız tasarruflarda bulunamaz. Aksi hâlde yapılan işlemler hükümsüzdür. Mahkeme bu işlemler hakkında karar vermeden önce komiserin ve alacaklılar kurulunun görüşünü almak zorundadır. Borçlu bu hükme yahut komiserin ihtarlarına aykırı davranırsa mahkeme, borçlunun malları üzerindeki tasarruf yetkisini kaldırabilir veya 292 nci madde çerçevesinde karar verir.”

İİK.m.297/2-3 hükmünden açıkça anlaşıldığı üzere borçlu mahkemenin izni olmaksızın rehin tesis etme, kefil olma, ivazsız tasarruflarda bulunma gibi işlemleri yapamaz. Ayrıca borçlu, konkordato komiserinin ihtarlarına uygun davranmazsa İİK. m. 292 hükmü uyarınca mahkeme, kesin mühleti kaldırarak borçlunun iflasına karar verecektir.

Borçlunun alacaklıları zarara uğratma maksadı ile hareket ettiğinin anlaşılması durumunda da mahkeme, kesin mühleti kaldırıp borçlunun iflasına karar verebilecektir. Borçlunun alacakların zararına hareket etmesi, tasarruf yetkisinin sınırlarını aşması, iyi niyet ve dürüstlük kurallarını yok sayan davranışlar sergilemesi gibi hususlardan anlaşılabilecektir. Mühlet içerisinde borçlunun malvarlığının tamamına ihtiyati tedbir konulduğu için söz konusu tasarrufları ve muvazaalı işlemleri mühlet içerisinde yapması pek mümkün değildir. Bu duruma örnek olarak; kat karşılığı inşaat sözleşmesinde yüklenici olan borçlunun, faaliyetini devam ettirdiği için yapmış olduğu inşaattaki hak ettiği bir bağımsız bölümü, kendi üzerine hiç tescil ettirmeden iş sahibinden aldığı vekâlet ile üçüncü kişiye devretmesi[7] gösterilebilir.

Buna ilişkin olarak İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21.09.2018 Tarihli 769/874 sayılı kararı:

“…Konkordato komiserlerinin talimatlarına uymayan, kendi sunmuş olduğu bilançolara göre borca batık olup, tek faaliyet alanı olan işletmeyi boşaltıp devreden davacı şirketin iflasına karar verilmesi gerektiği…”

şeklindedir. [8]

  1. BORCA BATIK OLAN BİR SERMAYE ŞİRKETİ VEYA KOOPERATİFİN KONKORDATO TEKLİFİNDEN FERAGAT ETMESİ HALİNDE KESİN MÜHLET KARARININ KALDIRILMASI (İİK. M. 292/1-D)

Sermaye şirketleri ve kooperatifler için düzenlenmiş maddede, sermaye şirketi veya kooperatifin daha önce konkordato teklifinde bulunmuş ve fakat borca batık olması ile birlikte konkordato teklifinden vazgeçmesi halinde mahkemece, kesin mühlet kararının kaldırılarak şirketin iflasına karar verileceğini hükme bağlanmıştır.

“Borca batık olduğu anlaşılan bir sermaye şirketi veya kooperatifin konkordato talebinden feragat etmesi de konkordato mühletinin kaldırılması ve konkordato talebinin reddi sebebidir. Ancak diğer şartlardan farklı olarak mahkeme burada başka bir tedbire hükmedemez. Zira mahkeme borca batık sermaye şirketi hakkında iflâs kararı vermek zorundadır. Bunun için komiser raporundan ve yapacağı incelemeden, şirketin borca batık olduğunu tespit etmesi gerekir. Bu durumdaki bir şirketin konkordatodan feragat etmesi, iflâs talebi olarak kabul edilmelidir.” [9]

B. İFLASA TABİ OLMAYAN BORÇLULAR BAKIMINDAN KESİN MÜHLETİN KALDIRILMASI

İcra İflas Kanunu m.292/2 hükmünde iflasa tabi olmayan borçlular bakımından birinci fıkra hükmündeki (b- Konkordatonun başarıya ulaşamayacağı anlaşılıyorsa, c- Borçlu, 297 nci maddeye aykırı davranır veya komiserin talimatlarına uymazsa ya da borçlunun alacaklıları zarara uğratma amacıyla hareket ettiği anlaşılıyorsa.) hallerin kesin mühletin kararının verilmesinden sonra gerçekleşmesi halinde, komiserin yazılı raporu üzerine mahkemenin kesin mühleti re’sen kaldıracağı düzenlenmiştir.

İİK. m. 292/3 hükmü:

“Mahkeme, bu madde uyarınca karar vermeden önce borçlu ve varsa konkordato talep eden alacaklı ve alacaklılar kurulunu duruşmaya davet eder; diğer alacaklıları ise gerekli görürse davet eder.”

şeklinde düzenlenmiştir.

Konkordato komiserinin yazılı raporu üzerine mahkemenin iflasa tabi borçlular bakımından kesin mühletin kaldırılarak iflasa karar vermesi ve iflasa tabi olmayan borçlular bakımından kesin mühletin kaldırılmasına karar verebilmesi için borçlu ve varsa konkordato talep eden alacaklıların duruşmaya davet edilmesi gerektiği, İİK. m.292/3 hükmünün amir bir hüküm olduğu söylenebilir.

Buna ilişkin olarak İstanbul BAM 17. HD.’nin 17.01.2019 tarihli, 2922/42 sayılı kararı:

“…Konkordato komiserinin emirlerine uyulmaması nedeniyle İİK. mad. 292/c gereğince iflas kararı verildiğinden, borçlunun dinlenmesi gerektiği, davacı vekiline bu hak tanınmadan karar verilmesinin savunma ve hukuki dinlenilme hakkının ihlali olacağı…”

şeklindedir.[10]

  1. KANUN YOLU

İİK. m. 293/1:

Kesin mühlet talebinin kabulü ile mühletin kaldırılması talebinin reddine ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamaz.”

Şeklinde olup mühletin kaldırılmasına ilişkin talebin mahkemece reddi halinde, ret kararına karşı kanun yoluna başvurulamayacağı açıkça hükme bağlanmıştır.

SONUÇ

Borçlunun tabir-i caizse iflastan önceki son çıkış kapısı olan konkordato kurumunda geçici mühlet kararının ardından konkordatonun başarıya ulaşması mümkün görünüyorsa mahkeme 1 yıl süreli kesin mühlete hükmeder. Duruma göre kesin mühlet süresi 6 ay uzatılabilir. Kesin mühlet süresi içinde öyle haller vardır ki borçlu hakkında verilen kesin mühlet kararının kaldırılmasına sebep olur. Ben de çalışmamda kesin mühlet kararının kaldırılması hallerini açıklamaya çalıştım. Neticeten:

İcra ve İflas Kanunu m. 291 ve m.292’de konkordatoda kesin mühletin kaldırılması halleri düzenlenmiştir. İİK. m. 291’de kesin mühletin kaldırılması borçlunun kesin mühlet süresi içinde mali durumunun iyileşmesine bağlanmış ve bu hüküm İİK.m 292’ye nazaran daha genel nitelikli olarak düzenlenmiştir. İİK. m.291 uyarınca borçlunun mali durumu kesin mühlet süresinin bitiminden önce iyileşirse konkordato komiserinin düzenleyeceği yazılı bir rapor neticesinde asliye ticaret mahkemesi kesin mühleti kaldırarak konkordato talebinin reddine karar verir.

Kanun’un 292. Maddesinde ise öncelikle kesin mühletin kaldırılması kurumu bakımından ikili bir ayrıma gidilerek; borçlunun iflasa tabi kişilerden olması ve iflasa tabi kişilerden olmaması şeklinde düzenleme yapılmıştır. Buna göre İİK m. 292/uyarınca iflasa tabi kişilerin maddede sayılan dört halden birinin gerçekleşmesi halinde haklarında verilmiş kesin mühlet kararının kaldırılarak, iflasının açılacağı hükme bağlanmıştır. Bu dört hal borçlunun malvarlığının korunması için iflasın açılmasının gerekli olması halinde mühletin kaldırılması, konkordatonun başarıya ulaşmayacağının anlaşılması halinde mühletin kaldırılması, borçlunun İİK.m.297’deki yasaklara riayet etmemesi, komiserin talimatlarına uymaması veya alacaklıların zararına hareket etmesi hallerinde kesin mühletin kaldırılması ve borca batık olan bir sermaye şirketi veya kooperatifin konkordato teklifinden feragat etmesi halinde kesin mühlet kararının kaldırılması şeklinde sıralanabilir. 

İİK m.292/2’de borçlunun iflasa tabi kişilerden olmaması halinde birinci fıkra hükmünün b ve c bentleri uyarınca hakkında kesin mühletin kaldırılması kararının resen verileceği düzenlenmiştir.

İİK m. 292/3 hükmünde ise mahkemenin kesin mühletin kaldırılmasına karar verebilmesi için borçlu ve varsa konkordato talep eden alacaklıları duruşmaya davet etmesi gerektiği emredici şekilde düzenlenmiştir.

Bütün bunlara ilave olarak belirtmek gerekir ki doktrinde[11] İİK m.291 ve m.292 değerlendirilirken borçlunun iflasına karar verilmesinin son çare olması gerektiği, iflasa karar verilmeden önce borçlunun malvarlığı korunabiliyorsa iflasın açılmasından kaçınılması gerektiği söylenilmektedir.

Her ne kadar İİK. m. 291 ve 292 amir hüküm olarak düzenlenmişe de kanaatimce de konkordato kurumunun mahiyeti ve kanundaki iflas hükümleri ve hükümlerin amacı dikkate alındığında, konkordato hükümlerine dayanılarak iflasa karar verilmesinin son çare olarak ele alınması gerekmektedir.

Fatmanur Tetikci


KAYNAKÇA


[1] Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Meral Sungurtekin Özkan, Muhammet Özekes İcra ve İflas Hukuku Ders Kitabı, Onikilevha Yayıncılık, 6. Bası, s. 477

[2]Şükrü Saraç, 7101 Sayılı Kanun Çerçevesinde Konkordato, Ankara 2019, s. 20 Erişim adresi için bkz: http://web2.e-baro.web.tr/uploads/41/032018/15.03.2019%20.-%20YEN%C4%B0%20KONKORDATO%20HUKUKU.pdf Erişim Tarihi: 08.05.2021

[3]Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Meral Sungurtekin Özkan, Muhammet Özekes İcra ve İflas Hukuku Ders Kitabı, Onikilevha Yayıncılık, 6. Bası, s.486

[4]Karara erişim için bkz: https://app.e-uyar.com/karar/list/48996647-dd3d-4249-aac4-b6a4dd7567bc?p=1Erişim tarihi 12.05.2021

[5]Karara erişim için bkz: https://app.e-uyar.com/karar/list/48996647-dd3d-4249-aac4-b6a4dd7567bc?p=1Erişim tarihi 12.05.2021

[6]Orhan Eroğlu, İflâs Dışı Adi Konkordato Mühleti İçerisinde Borçlunun İflâsına Karar Verilebilecek Durumlar, SÜHFD Araştırma Makalesi, Erişim adresi içim bkz: https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/897717 Erişim tarihi 09.05.2021

[7]Orhan Eroğlu, İflâs Dışı Adi Konkordato Mühleti İçerisinde Borçlunun İflâsına Karar Verilebilecek Durumlar, SÜHFD Araştırma Makalesi, Erişim adresi için bkz: https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/897717Erişim tarihi 09.05.2021

[8]Karara erişim için bkz: https://app.e-uyar.com/karar/list/48996647-dd3d-4249-aac4-b6a4dd7567bc?p=1 Erişim tarihi 12.05.2021

[9]Şükrü Saraç, 7101 Sayılı Kanun Çerçevesinde Konkordato, Ankara 2019, s. 20 Erişim adresi için bkz: http://web2.e-baro.web.tr/uploads/41/032018/15.03.2019%20.-%20YEN%C4%B0%20KONKORDATO%20HUKUKU.pdf Erişim Tarihi: 08.05.2021

[10]Karara erişim için bkz:https://app.e-uyar.com/karar/list/48996647-dd3d-4249-aac4-b6a4dd7567bcErişim tarihi 12.05.2021

[11]Orhan Eroğlu, İflâs Dışı Adi Konkordato Mühleti İçerisinde Borçlunun İflâsına Karar Verilebilecek Durumlar, SÜHFDAraştırma Makalesi, Erişim adresi içim bkz: https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/897717 Erişim tarihi 09.05.2021

Aynı görüşte bkz: Budak / Tunç Yücel, Konkordato Şerhi, m. 292, No. 7.

UYARI Web sitemizdeki tüm yazı, makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Mustafa Çağrı Soyer’e aittir. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.

Makale Yazarlığı İçinKişiler kendisi hakkında kısa bilgi vererek sitemizde yayımlanmak üzere info@soyerhukuk.com adresine gönderebilirler. “

UYARI Web sitemizdeki tüm yazı, makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Mustafa Çağrı Soyer’e aittir. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır.

Makale Yazarlığı İçinKişiler kendisi hakkında kısa bilgi vererek sitemizde yayımlanmak üzere info@soyerhukuk.com adresine gönderebilirler. “

Benzer İçerikler

Yorum Yapın